Elektrik, modern yaşamın vazgeçilmez enerji kaynaklarından biridir. Elektrik olmadan, teknoloji ve günlük hayatımızın birçok gereci işlevini yitirir. Bu gereçler elektrik sayesinde çalışmakta ve hayatımıza büyük kolaylıklar sağlamaktadır. İnsan vücudu da elektrik olmadan işleyemez. Bu nedenle vücudumuz, kusursuz bir elektrik üretim ve dağıtım şebekesi ile donatılmıştır. İnsan vücudu, yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için elektro-kimyasal bir enerji sistemi kurar. Vücudumuzun elektrik ile işleyen bölümü, sinir sistemimizi oluşturur.

Bir kaza veya sakatlık durumunda bile vücudumuz kendi elektriğini oluşturur ve bu elektrik ile yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesine yardımcı olur. İnsanlardaki bu elektriksel sistem, metallerdeki elektrik sistemine göre çok daha avantajlıdır. Bu avantajların başında, biyolojik sistemlerin kendi kendini tamir edebilmesi gelir. Örneğin, elimizde bir kesik oluştuğunda vücudumuz zamanla iyileşir ve yaranın üstü kapanır. Bu, vücudumuzdaki elektrik sayesinde gerçekleşir. İnsan vücudundaki elektrik, diğer hiçbir elektrik sistemi ile karşılaştırılamaz.

Çevremizde bulunan her şeyin yapı taşında atom bulunur. Atomun içinde proton, nötron ve elektron bulunur. Proton ve nötron çekirdekte bulunurken, elektronlar çekirdeğin etrafında döner. Protonlar pozitif enerji, elektronlar negatif enerji, nötronlar ise yüksüz parçacıklardır. Atomdaki proton ve elektron sayısı eşittir, bu yüzden nötronlar yüksüz durumda olur. Eğer herhangi bir kazanım yüklenirse, bu denge bozulur ve dengesizlik meydana gelir. Bu dengesizlik elektron akımına neden olur ve bu elektron akımıyla elektrik meydana gelir. Trilyonlarca atom parçası taşıyan insan vücudu da bu şekildeki elektronların hareketleri ile elektrik üretir.

Yemek yemek, nefes almak, koşmak, yürümek, konuşmak kısacası yaşamımıza dair yaptığımız her şey bir enerjiye ihtiyaç duyar ve bu enerji olmadan yaşamsal fonksiyonlar yerine gelmez. İnsan yaşamı boyunca vücudunda gerçekleşen sayısız hücre faaliyetlerinin başında hep elektrik vardır. Yani, insan vücudundaki tüm kimyasal işlemler elektrik sayesinde olur. En büyük elektrik mekanizmalarından biri olan insan vücudu, biz farkında olmasak da bizi yaşatmaya devam eder. Bir hücrenin içindeki yük ile dışındaki yük arasındaki fark yaklaşık 50 milivolttur. Vücudumuzdaki trilyonlarca hücrenin ürettiği elektrik toplanırsa, elde edeceğimiz enerji 40 watt'lık bir elektrik ampulünü aydınlatmaya yetecek kadar olur.

Vücudumuzda bazı hücreler diğerlerine göre daha fazla elektrik üretir. Bu, hücrelerin yaptıkları işlere ve bu elektriği ne için kullandıklarına bağlıdır. Örneğin, sinir hücreleri ve kalp hücreleri diğer hücrelere göre çok fazla elektrik üretir. Çünkü sinir hücrelerinin mesajlarını uzak mesafelere iletmeleri gerekir. Bu yüzden hem kendileri için hem de bu mesajları iletmek için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bu sebepten, insan vücudunun her yerindeki elektrik kullanımı aynı değildir ve aynı şartlarda çalışmazlar.